Eskişehir basınında ayrımcı dil ve mülteciler
Göçler şehri Eskişehir’e etnik köken ayrımı yapmak yakışmıyor. Hoşgörü şehri Eskişehir'de gazetecilik yapanlara böylesine ajitatif haberler yakışmıyor.
Yaklaşık bir ay önce Eskişehirliler, bir taciz iddiasının haberiyle uyandılar güne. Sütlüce mahallesinde küçük bir erkek çocuğunu rahatsız ettiği iddia edilen bir Suriyeli mahalle sakinleri tarafından darbedildi, sığındığı ev taşlandı. Başından yaralanan Suriyeli hastaneye kaldırıldı, polis mahallede geniş güvenlik önlemi aldı. Savcılık, göz altına alınan Suriyeli’nin akıl hastası olduğuna dair iddialar üzerine muayene işleminin başlatıldığı bilgisini verdi. Sürecin sonrası hakkında henüz bir haber yok.
Eskişehirdeki Suriyeliler genellikle hizmette ihmal edilmiş, imar sorunları yaşayan mahallelerde ikamet ediyorlar. Sütlüce, Erenköy, Huzur, Yenidoğan mahalleleri sosyal medyada mülteci karşıtı tepkilerde sıklıkla anılıyor: Sokağa çıkmaktan korkuyoruz, kötü kötü bakıyorlar, mahallede kavga çıkıp polis geliyor, uyuşturucu satıyorlar, taksiciler mahalleye gelmek istemiyor… diyorlar.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, 22 Haziran 2023 itibarıyla, Eskişehir’de geçici koruma kapsamında 6.711 Suriyeli var. İlde yaşayan toplam kişi sayısına oranı yüzde 0,73. Yüzde 1 bile değil. Varlıklarından rahatsız olunan bir diğer mülteci grubu ise Afganlılar. Onların şehirdeki sayısına henüz erişemedim. Sağolsunlar, gazetecilerimiz de mülteci haberleri yaparken bu verileri edinme ihtiyacı duymuyorlar.
Friglerin yurdu Eskişehir, ticaret denizlere kayınca unutuldu. Celali isyanları sonrası asayiş sorunu 19. yüzyıla kadar bir türlü çözülemedi. Lületaşı bile şehri yeniden canlandıramadı. Sonra demiryolu geldi, şehir kaderini yeniden yazdı. Berlin-Bağdat demiryolu Eskişehir’den geçmeseydi Eskişehir’in tarihini bambaşka sayfalardan okuyacaktık. Bu tarihin bir diğer yapıtaşı da göçler oldu. Ardı ardına savaşların Kafkaslar’dan ve Balkanlar’dan kopardığı aileler Eskişehir’e de yerleştirildiler. Göç yirminci yüzyılda da devam etti. Bugün de sürüyor.
Gelin, size Eskişehir’de yaşayanların etnik kökenlerini sayayım: Manavlar, Yörükler, Türkmenler, Türkler, Karaçaylar, Kırım Tatarları, Kazan Tatarları, Nogay Tatarları, Muhacirler, Acemler, Terekemeler, Gacallar, Çıtaklar, Çerkezler, Şapsığlar, Kabardeyler, Bjeduhlar, Besleneyler, Abazalar, Araplar, Torbeşler, Romanlar, Pomaklar, Arnavutlar, Boşnaklar, Zazalar, Kürtler… Bugün Eskişehir’in etnik haritası köy köy çizilmiş durumdadır. Başta Afyonkarahisar, Bilecik, Konya, Ankara, Kütahya, Ağrı, Samsun, Erzurum, Bursa, Kars olmak üzere başka birçok şehirden de Eskişehir’e iç göç yaşanıyor. Göç olgusu Eskişehir’in gündelik hayatın dokusuna öylesine sinmiştir ki, siyaseti de doğrudan etkilemekte ve tercihleri belirlemektedir.
Eskişehir basınında mülteci haberleri yeni değil. Eskişehir’deki tüm yerel gazetelerin 2000-2016 dönemini kapsayan bir arşiv taraması yapan Filiz Göktuna-Yaylacı’nın Suriyelilerin ve şartlı mültecilerin bu gazetelerde nasıl temsil edildiklerini irdeleyen çalışması önemli bir kaynak. Bu incelemedeki bulgulara göre, şehirdeki Suriyeli sayısının artışına paralel olarak gazetelerde konuyla ilgili haberlerde de artış görülmekte. Bu haberlerde genel olarak olumsuz bir dil ve söylem kullanılmakta, konu büyük ölçüde ulusal düzeydeki iç siyaset tartışmaları ile ilişkilendirilerek verilmektedir. Ayrıştırıcı dil kullanan köşe yazarlarının Eskişehir’i ve Eskişehir halkını sürekli hoşgörü ile tanımlamaları ayrıca dikkat çekici bir çelişki. Suriyeliler, Eskişehir’e ve Eskişehir halkına atfedilen hoşgörü anlayışının muhatabı olmaktan çok makro siyasete ilişkin kabullerin, tartışmaların ve kalıp yargıların muhatabı konumundalar.
Mülteci haberlerinde Suriyelilere yönelik bu ayrımcı dil aslında başka konularda da zaman zaman nüksetmekte. Bunun farkında olan Eskişehir Barosu, 2021’de basın ve habercilik faaliyetlerinde ayrımcı dilin önlenmesi amacıyla bir taahhüt metni hazırladı ve 16 yerel basın kuruluşunun bu metni imzalamasını sağladı. Taahhüt cümlesi tam olarak şöyleydi: “Ulusal mevzuat, Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve temel/evrensel hukuk kuralları çerçevesinde dil, din, ırk, etnik köken, mezhep, yaş, cinsiyet, cinsel yönelik ya da doğuştan veya sonradan meydana gelen her türlü farklılıklara saygı duyacağımızı, basın olarak yazılarımızda, habercilik faaliyetleri sırasında ayrımcı dil kullanmayacağımızı, ayrımcı davranışlarda bulunmayacağımızı, tüm farklılıklarımız ile mutlu bir Eskişehir’de yaşamak üzere çalışmalarda bulunacağımızı Eskişehir halkına taahhüt ederiz.” İmzacı gazetelerin listesini de vereyim: 2 Eylül, İstikbal, Yenigün, Sonhaber, Anadolu, Milli İrade, Eskişehir.Net, Esgündem26, Esgazete, Haberci26, Eskişehirhaber ve Eskişehir Ekspress.
Peki, sonra ne oldu? Hiçbir şey. Herkes masasına döndü ve eski tas eski hamam devam etti. Aradan iki sene geçmesine rağmen ayrımcı dili terk etmemekte inat ediyor yerel basınımız. Atık toplayan ya da dilenen ya da parklarda dolanan ya da cami önünde oturan ya da gece vakti yüksek sesle Arapça konuşan Suriyeliler “sorun” olmaya devam ettiler.
Mesele sadece mülteciler ve bilhassa Suriyeliler de değil. Ayrımcılık barındıran toplumsal süreçlere yönelik haberlerde duygusal tutarsızlık ve önyargılı yaklaşımlar Eskişehir gazetelerinde haber yapan editörlerin ve kalem oynatan köşe yazarlarının âdeta alametifarikası olmuş durumda. Mesela kadın cinayeti haberlerinde de sıklıkla eril dilin yeniden üretildiğine ve “kıskançlık cinayeti” gibi ibarelerle cinayetin doğallaştırıldığına da tanık oluruz. Meslek etiğinin onlara empoze ettiği ilke ve tutumların bilgisine sahip oldukları hâlde, toplumda yaygın olan ayrımcı söylemlere hitap eden ajitatif bir popülizmi mütemadiyen üretmeyi daha zahmetsiz buluyorlar olsa gerek.
Dün İçişleri Bakanlığı bir basın açıklaması yayınladı. İstanbul’un 39 ilçesinin yabancı kaydına kapatıldığı haberlerine dair bir açıklama bu. 1 Temmuz 2022 tarihi itibarıyla tüm illerde yeni bir uygulama başlatıldığını söylüyor. Buna göre, yabancı yoğunluğu yüzde 20’yi aşan mahalleler yeni yabancı kaydına kapatılmış durumda. İlk tespitlerle 63 ilde toplam 1169 mahalle bu kapsama alınmış. Yani Türkiye genelinde 1169 mahallede yabancı yoğunluğunun yüzde 20’yi aştığı tespit edilmiş durumda. İstanbul’da 54 mahalle, 10 ilçe bu kapsamda. Değerlendirme devam ediyor.
Eskişehir’de de bu kapsama giren mahalle var mı, bilmiyoruz. Yetkililerden herhangi bir açıklama gelmiş değil. Haber masalarımız da bu yönde bir veri edinip bizimle paylaşmış değil. Bu konuda bir girişimleri var mı, onu da bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey var: Kimi hemşerilerimize ve gazetelerimize göre Eskişehir’in bazı mahallelerinde çok ciddi düzeyde bir mülteci sorunu var ve mahalle sakinlerinin gündelik hayatı bu yüzden altüst olmuş durumda, her an huzursuz ve güvensiz bir ortamda yaşamaktalar.
Türkiye genelinde mülteci sayısının düşük olduğu iller arasında yer alan Eskişehir’in yerel basında “mülteci sorunu” yaşayan bir şehir olarak tasvir edilmesini destekleyen veriler yok elimizde. Şehrimizde işlenen suçların kaçta kaçında mülteciler fail, bilmiyoruz. Mülteci nüfus içindeki suç oranı şehir ortalamasının üstünde mi altında mı, bilmiyoruz. Mesela Huzur Mahallesinde mi daha çok olay çıkıyor, yoksa Barlar Sokağında mı, bilmiyoruz.
Veriye ve doğru bilgiye dayanmayan bir habercilik pratiğinin kabul edilebilir hiçbir yanı olamaz. Gazetecilik enformasyonla başlar ve sorularla devam eder. Sosyal medyadan tweet devşirerek mülteci sorunu var diyorsanız bunun adı habercilik değil ajitatif popülizmdir.
Eskişehir bir göçler şehridir. Göç yollarının birleştiği çok eski bir şehirdir. Savaşların mağduru insanların kendine yeni bir hayat kurduğu ve hemşehri olduğu yerdir. Birbirlerinden çok farklı etnik kökenlerden gelen ve bildiklerini paylaşarak birlikte yaşamayı öğrenen toplulukların şehridir. Toprağı işleyen çiftçi ile soba imal eden zanaatkârın birlikte bugünlere getirdiği şehirdir. Günde bilmem kaç kez öten boru sesleriyle evlerinden çıkıp bisikletlerine binerek fabrikalara akan her milletten emekçinin şehridir.
Ben yeni sayılırım buralarda ama etnik kökenini bildiğim komşularımdan biri Çerkez, diğeri Muhacir, bir diğeri Manav’dır mesela. Karslı komşumuz da var, Emirdağlı da. Yenilerde Suriyeli komşumuz da oldu, hiçbir sorun çıkarmadılar, onlar da bizden memnunlardır inşallah. Yıkılan bahçeli evlerin yerine yapılan apartmanlarda oturanlarla tanışmamız, kaynaşmamız güç oluyor maalesef. Çocukları var iyi ki, dalımızdan meyve yiyorlar.
Hoşgörü şehri Eskişehir’e ayrımcılık yakışmıyor. Güvenli şehir Eskişehir’e güvenlik sorununu mülteciden bilmek yakışmıyor. Yaşanabilir şehir Eskişehir’e başkalarının yaşama hakkını engellemek yakışmıyor. Göçler şehri Eskişehir’e etnik köken ayrımı yapmak yakışmıyor. Böyle bir şehirde gazetecilik yapanlara böylesine ajitatif haberler yakışmıyor.
Şehir Eskişehir ise şehrin hakkını verelim, ki şehir hakkı bilinsin, şehir herkese yakışsın.